Broşürler


Diş Çürükleri ve Beslenme İlişkisi


DİŞ ÇÜRÜKLERİ VE BESLENME İLİŞKİSİ

 

Dr Fatih ÜNAL

Çekirge Çocuk Hastalıkları Hastanesi

Çocuk Gastroenteroloji Uzmanı

 

Türkiye’de ilköğretime başlayan çocukların %19’unda, 11 yaş grubunun %77’sinde kalıcı diş çürüğü bulunmaktadır. İleri yaş gruplarında bu prevalans %90 ‘lara çıkmaktadır. Süt dişlerinde, 6-8 yaş grubunda 4.5-5 diş çürüğü bulunmakta ve diş çürüğü prevalansı %80 düzeyine ulaşmaktadır. Modern diş hekimliğinin amacı çürüğü olmayan sağlıklı diş sayısının artırılmasıdır. Dünya sağlık örgütünün 21.yy için ağız ve diş sağlığı için hedeflerinden birisi 6 yaş gruplarda %80 çürüksüzlük oranı ile 12 yaş grubunda DMTF değerinin 1.5 olmasıdır. Bizim ülkemizde 6 yaş grubunda %84 çürük ve DMTF değeri 2.73 olarak verilmektedir. Genel pediatri pratiğinde her zaman çocuklar ile karşı karşıya gelen biz pediatristlere çürük dişleri tanıma ve öneride bulunma ve aileyi diş hekimine yönlendirmede büyük görevler düşmektedir.

 

DiÅŸ çürüğü oluÅŸumunda ana etken diÅŸ plağı içindeki karyojenik mikroorganizmaların fermente olabilen karbonhidratları kullanarak oluÅŸturdukları organik asitin diÅŸin sert  (mine, dentin ve sement) dokusunda meydana getirdiÄŸi demineralizasyon ve diÅŸin enfeksiyöz hastalığıdır(4-7).

                     

Diş çürüğünda rol alan faktörler;

  1. Dişin çürüğe yatkın olması:

·         DiÅŸin erüpsiyondan sonra tam olgunlaÅŸmamış olması

·         Derin pit ve fissürlerle geniÅŸ aproksimal kontakt bölgelerinin olması.

·         Dental arka çapraşıklığa sebep olan anormal sıralanmalar yeterli ağız hijyeninin saÄŸlanamaması

·         Matriks formasyonu ve mineralizasyonu sırasında hipoplazi ve hipokalsifikasyona neden olan eksiklikler ve flor alım yetersizliÄŸi(1-6)

2.Bakteri Plağı: Dişin mekanik olarak temizlenemediği yüzeylerinde yerleşen yumuşak ve kalsifiye olmamış yapışkan ve polisakkaridlerden oluşan kitlelerdir. İçerisinde fazla sayıda mikroorganizma vardır(4-6).

3.Karyojenik gıdalar: Alınan karbonhidratın tipi  de diÅŸ çürüğünün oluÅŸmasında önemli rol oynar. Glukoz, fruktoz ve sükroz gibi basit ÅŸekerler çok hızlı metabolize edilirler ve diÅŸ çürüğünü oluÅŸumuna etkili olurlarken, niÅŸhasta gibi kompleks karbonhidratlar zor metabolize edilirler ve çürükten daha az sorumludurlar. Proteinli gıdalar plaktaki mikroorganizmalarca yıkılırlar,   ortaya çıkan amonyak karyojenik gücün düşmesine sebep olurlar(5-7).

4. Gıdaların ağızda kalma süresi: Karbonhidratlar diş üzerindeki retansiyon bölgelerine yapışırlar ve ağızda uzun süre kalırlar. Karbonhidrat türü ve karbon hidrattan zengin gıdalar çürüğe katkıda bulunurlar. Plak pH’ı karbonhidrat alımından 30 dakika sonra karyojenik (pH’ın <5.5 olması) seviyelere iner(3,4,6).

 

Diş Çürüğü Dişin dört bölgesinde oluşmaktadır:

1.       Pit ve fissür çürüğü: Bu bölgelerin defektleri ve mekanik temizliÄŸin yapılamamsından kaynaklanır. Sealant ajanlar ile diÅŸlerin ısırma yüzeyi görünüp diÅŸlerin tam sürdüğü zamanda yapılır(6).

2.       . Düz yüzey çürüğü: DiÅŸ hekimi tarafından teÅŸhis edilirler. Topikal florür uygulamaları(macun ve jel) ile azaltılmaktadır.

3.       Kök Çürüğü

4.       İkincil veya tekrarlayan çürük(3,6)

Rampant   Çürük:   Rampant çürük tipinde bir çok diÅŸin hızlı bir ÅŸekilde çürümesi vardır. 0-3 yaÅŸ grubunda görülen,   EÇÇ( Erken Çocukluk Çağı Çürüğü) bu gruba örnek gösterilebilir. EÇÇ önceleri biberon çürüğü,   olarak ta adlandırılmıştır. Bazı etnik gruplarda, sosyoekonomik durumu düşük toplumlarda %70 ‘lere varan oranlarda görülürler, batı toplumunda %1-12 bizim toplumumuzda ise %8-12 olarak bildirilmiÅŸtir. Adolesanlarda   ise karyojenik gıda ve ÅŸekerli yiyeceklerin sık ve yemek aralarında alımı sonucunda görülebilir. Ayrıca diabetes mellitus ve radyasyon tedavisi sonrasında ağız kuruluÄŸunu takibende oluÅŸabilir(2,3,7,8,12,13).

 

Erken Çocukluk Çağı Çürüğü;

  1. Mikroorganizmalar (ağız temizliğinin tam olmaması ve S. Mutans erken kolonizasyonu)
  2. Diyet( gece boyunca şekerli yiyecek süt ve mama ile beslenme, biberon ve emzik alışkanlığı, şekerli gıdaların çok sık alınması)
  3. Çocuk( gece boyu tükrük akış hızı, yeni sürmüş matür olmayan dişler, süt dişlerinin hipoplastik defektleri, medikal durumlar)
  4. Sosyal faktörler( aile bireylerinin eğitimi, sosyoekonomik durum ) sebebiyle oluşabilmektedir(4,5).

 

 EÇÇ ilk olarak üst diÅŸler etkilenir, bunu üst arka diÅŸler etkilenir. Alt ön diÅŸler submandibuler ve sublingual tükrük bezlerinden salınan tükrüğün koruyuculuÄŸu ve beslenirken dilin koruyuculuÄŸu sebebiyle çürük görülmez. Çürük diÅŸler tedavi edilmezlerse çürükler hızla ilerler ve kırılmalar görülür. Sonuçta dento-alveoler apseler görülür. EÇÇ önlemeye yönelik suların florürlenmesi ve eÄŸitim programları, diÅŸ hekiminin uygulayıcı yöntemler ve evde yapılabilecek uygulamalar (ağız hijyen alışkanlıkları, diyet ve beslenme alışkanlıkları   sayılabilir(4).

 

GIDA MADDELERİNİN KİMYASAL YAPISI VE ÇÜRÜK:

 

 Mono ve disakkaridler plak matriksine girerek,   sirke asidi, pirüvik asit, sütasiti gibi organik asitler oluÅŸur. DiÅŸ plağında oluÅŸan asitler tükrük pH’ını birkaç dakikada çürük oluÅŸturabilecek kritik seviyeye düşürürler. Tükrüğün ve plaktaki kalsiyum, fosfor ve florun mineyi asitin etkisinden koruyamadığı kritik pH deÄŸeri 5.5 olarak bilinmektedir. Sükrozun modern diyete giriÅŸi ile diÅŸ çürüğü insidansı artmıştır. Nazogastrik sonda ve gastrostomi ile beslenenlerde ağızda karyojenik mikroorganizma bulunsa da çürük oluÅŸmamaktadır. Yine herediter fruktoz intoleransı olan çocuklar fruktoz ve sükrozu kullanamadıklarından çürük deÄŸerleri düşüktür. Åžeker endüstrisinde çalışanlarda çürük olasılığı 10 kat daha fazladır(4,5,8).

 

Polisakkarid yapısındaki gıda maddelerinin karyojeniteleri sanılanın aksine mono ve disakkaridlerden fazladır. Polisakkaridler tükrük amilazı tarafından hızla parçalanırlar ve asit oluştururlar yine pişirilmeleri sırasında şeker ilave edilmeleri ve yapışkan kıvamlı olmaları sebebiyle şekerlerden daha karyojeniktirler(7).

 

Yağasitleri, floridler, piridoksin ve kakao ve tannikasit içeren gıdalar bakterilerin metabolizmasını etkiler ve karyostatik etki yapabilirler(7,8,10).

 

 

 

GIDA MADDELERİNİN FİZİKSEL YAPISI VE ÇÜRÜK

 

 Gıdaların,   içeriÄŸindeki fiziksel yapı, plaktaki asit oluÅŸumunda etkileyeceÄŸinden karyojenik gücü etkiler. ÇiÄŸneme gerektiren gıda maddeleri sialojenik etki ile plak pH’ını yükseltebilir(4,6,8,9).

Yapılan çalışmalarda tüketilen şeker miktarı ile çürük arası ilişki saptanamamıştır. Sert, yapışkan ve kolay çözünmeyen yapıda şekerler, likit yapıdaki şekerlere oranla karyojeniteleri fazladır. Yine karbonhidratlı gıdalar öğünlerde alınırlarsa öğün aralarına göre tükrükle hızla uzaklaştırılacakları için daha az karyojenik etki yaparlar(7,9).

 

Yerfıstığı, havuç, kereviz ve elma mekanik temizliğe yardımcı olmaları yanında, tat ve kokuları sebebiyle tükrük akışını artırırlar ve çürüğe karşı koruyucu olurlar. Tükrükteki lizozim, laktoperoksidaz, laktoferrin, IgA çürüğe karşı direnç faktörleridir(6,7,9).

 

Gıda maddelerinin asit yapısı diÅŸlerin demineralizasyonuna sebep olurlar. Kolalı içecekler ve sitrikasit içeren meyve suları gibi.  

 

Bazı gıda maddelerinin kimyasal yapı taşları, patojen mikroorganizmaların metabolizmasını engelleyerek bakteriyostatik rol oynayabilirler. Katı ve sıvı yağlar hem ortamdaki fermente olan karbonhidrat miktarını azaltırlar hem de bakteri metabolizmasını etkileyip karyostatik rol oynarlar. Ayrıca diş yüzeyini örtüp fiziksel bariyer oluştururlar(3,7,8,9).

 

Fibrilli ve sert yiyecekler mekanik temizliğe yardımcı olurlar ve karyostatik görev yaparlar. Kuru üzüm, hurma ve muz dişlere yapışır karyojeniteleri rafine karbonhidratlarla aynıdır(2,3,6).

Aynı tür gıdanın piÅŸirilme ÅŸekli, yenilme sırası ve kombinasyonu  karyojenitesini etkileyebilir. ÖrneÄŸin tost ve portakal suyu fıstık ezmesiyle beraber yenilirse tükrük pH’ını yükseltirken, reçelle birlikte yenirse pH düşer(3).

 

ÇÜRÜK ÖNLEYİCİ GIDA MADDELERİ:

Proteinler : Diyetin önemli yapı taşı olmasının yanında karyastatik etkisi de vardır. Peynir: karyostatik etkisi

·         Sialojenik etkisi hem mekanik temizliÄŸe yardımcı olur, hem de tamponlayıcı etkisini artırır

·         Kazein mine tabakası üzerini örter demineralizasyonu engeller

·         Yapısındaki kalsiyum, fosfat ve peptidler remineralizasyona yardımcı olur, tükrük pH yükselir

·         Yapısında yaÄŸasiti bulunması sebebiyle bakteri metabolizması inhibe olur.

Dişlerin fırçalanmasının olanaksız olduğu koşullarda ağza atılacak bir parça peynir çürüğe karşı etkin olabilir.

Süt: İnsan sütü %7 laktoz içermektedir. Yapısındaki kazein, kalsiyum, laktat, iyonize olabilen kalsiyum, fosfat, yağ ve minerallerle kompleks bir solüsyondur. Sütün yapısındaki iyonlar minenin demineralizasyonunu engelleyip remineralizasyonu hızlandırır. Süte katılan bal, şeker ve pekmez karyojenik yapıya dönüştürür(2,3,6).

Rafine Edilmemiş Hububat: Kepekli unlarda bakterilerin karbonhidrat metabolizmasında rol oynayan enzimleri inhibe eden polifenoller, etanol ve fitikasit bulunduğu saptanmıştır. Karyostatik olan bu faktörler rafinerizasyon sırasında kaybolur(2,3,6,8).

Fosfatlar: Karyostatik etkisi kanıtlanmış en etkili besin elamanlarıdır. Hem organik fosfatlar hem de inorganik fosfatların çürük önleyici etkileri mevcuttur.

Rafine edilmemiÅŸ hububat, peynir, süt ve yer fıstığının   çürük önleyici etkileri yapısındaki fosfatlarla iliÅŸkilidir(3-5).

Fosfatların çürük önleyici mekanizmaları;

·         Minenin demineralizasyonunu engeller, kalsiyum fosfat halinde çökerek remineralizasyona engel olur

·         Plakta oluÅŸan asitleri tamponlar

·         Minenin yüzey özelliklerini deÄŸiÅŸtirir, plağın tutunmasını engeller

·         Karyojenik yiyeceklerin yapısını deÄŸiÅŸtirir

·         Bakteri metabolizmasını inhibe eder(1,-3,6)

Kakao ve Çay :   Yapısındaki tannik asit sebebiyle karyostatik etkilidir.

Mineraller: Floridler, kalsiyum, fosfat, molibden ve stronsiyumun karyostatik oldukları gösterilmiştir. Buna göre çerez yapısındaki gıda maddelerinde olması gerekli özellikler

·         Fiziksel yapısı tükrük akışını hızlandırmalıdır.

·         Ağız içinde retansiyonu minimal olmalıdır.

·         Yapısında bol kalsiyum, fosfat ve protein bulunmalı tatlandırıcı olarak ÅŸeker alkolü kullanılmalı, fermantasyona uÄŸrayan karbonhidratlar minimal düzeyde olmalıdır

·         Plak asiditesini arttırmaması için pH 5.5 üzerinde olmalı, asit tamponlama kapasitesi yüksek olmalıdır(8,9,12)

Diş Çürüğünden Korunmada Florid Uygulamalarının Yeri:

 

Toplumda diş sağlığına yönelik uygulamaların artması ile diş çürüğü görülme oranında azalmalar sağlanmıştır. Diş çürüğünden korunmada en önemli yöntem, florid uygulamalarıdır. Floridin primer çürük önleyici etkisi gelişen dişlerde minenin yapısına girerek sağlamasından çok (sürme öncesi dönem); Ağız içinde düşük konsantrasyonlarda ve sürekli bulunması ( sonrası sürme sonrası dönem) ile gösterdiği kabul edilmektedir.

Temel florid kaynağı sudur. Meyve sularının ve besinlerin tüketimi, floridli diÅŸ macunları ve diÄŸer floridli diÅŸ bakım ürünlerinin kullanımı da bireyin günlük florid alımına katkıda bulunmaktadır. Normal koÅŸullarda,   beslenme ile 1-3 mg/gün düzeyinde florid alınır. Su kaynaklarındaki florid konsantrasyonu 0.7 ppm ve daha yüksek olan bölgelerde, içme suyu baÅŸlıca florid kaynağı olarak kabul edilmektedir. Bebeklerin beslenmesi anne sütü ve mamalarla olmaktadır. Bebeklerin günlük florid gereksinimi 0.05-0.07 mg/kg’dır. Floridin plazmadan anne sütüne geçiÅŸi zayıf olması sebebiyle annenin fazla florid alması bebeÄŸe geçen miktarı deÄŸiÅŸtirmez. Sonuçta anne sütü ve inek sütü ve inek sütü   ile beslenen bebekler gereksinimden düşük florid alırlar. Yine mamaların mineral içerikleri günlük florid alım miktarını etkilemektedir. ÖrneÄŸin protein bazlı mamalarda florid miktarı, süt bazlı olanlara göre daha yüksektir. Doz aşımının önlenmesi için, mamaların florid konsantrasyonunun 0.4 ppm,   düzeyinde olması ve florid konsantrasyonu düşük sularla hazırlanması önerilmektedir(5,6,11).

Okul öncesi çaÄŸda   süt, sodalı içecekler ve meyve suları baÅŸlıca florid kaynağı iken, okul ve adolesan çaÄŸda ise bunlara ilave olarak katı gıdalar ilave edilebilir. Piyasada ÅŸiÅŸe sularının florid miktarı deÄŸiÅŸkendir. Maden sularının florid miktarı genelde yüksektir. Florid içeren gıdalarda 21-761 mg/kg, tahıl, muz ve patateste 4.2 mg/kg konsantrasyonda besinler arasında çay 73-71 ppm florid içermektedir. DemlenmiÅŸ çayda florid konsantrasyonu 0.-1.5 ppm’e düşmektedir(1,6,7,8).

 

Sistemik florid uygulamaları içme sularına florid eklenmesi, süte florid eklenmesi, multivitamin- florid kombinasyonları ÅŸeklinde gruplandırılabilir. DiÅŸ yüzeyine topikal florid uygulamaları,   macunlar, gargaralar jeller ve verniklerdir.

 

İçme suyuna florid eklenmesi,   ekonomik olması sebebiyle diÅŸ çürüğünden korunmada en çok tercih edilen sistemik florid uygulamalarıdır. Dozun sürekliliÄŸi saÄŸlanmalı ve düzenli kontrol edilmeli aynı zamanda mevsimsel farklılıklar göstereceÄŸi göz önüne alınmalıdır.

İçme suyu florid konsantrasyonu >0.3ppm ise, genellikle içme suyuna florid ilave edilmemekte ve içme suyu konsantrasyonu >0.6 ppm aşan bölgelerde florid takviyesi önerilmemektedir. Okul öncesi çağda ilk kalıcı diş sürmeden florid takviyeleri kullanımının, kalıcı ön dişlerde kalıcı fluoroza neden olacağı ifade edilmektedir. 1994 yılından bu yana florid tableti dozları azaltılmakta ve uygulama yaşı yükseltilmektedir. Geleneksel florid tabloları, günlük toplam florid tüketimi vücut ağırlığını dikkate alacak şekilde değiştirilmiştir (Tablo 1, 2, 3, )(1-3,6-8).

 

Tablo.1 Yaşa göre besinlerden alınan florid değerleri

YAÅž

Mg F/ Gün

DoÄŸum -6 ay

-

Anne sütü ile beslenme

<0.01

Mama ile beslenme

<0.04

Mama+ içme suyu

1.0 a yakın (sudaki F:1 ppm)

6. ay   ek gıdalara geçiÅŸ

0.2-0.5

2. yıl

0.3-0.6

EriÅŸkin

1.2-2.2 (içme suyunda F(-)) / 3.5- 4.5 ( içme suyunda F+))

 

Tablo 2. Çeşitli yaş gruplarında önerilen günlük Florid alımı

YaÅŸ (YIL)

Florid deÄŸeri (mg)

Bebekler     0-6 ay

0.1-0.5

                  6 ay-1 yaÅŸ

0.2-1.0

Çocuk ve adolesanlar   1-3

0.5-1.5

      4-6

1.0-2.5

                                    7-10

1.5-2.5

                                     11+

1.5-2.5

YetiÅŸkinler

1.5-4.0

 

 

Tablo.3 Geleneksel florid tableti kullanım skalası

YaÅŸ

İçme suyu florid konsantrasyonu

<0.3 ppm

0.3-0.6/0.7 ppm

0-6 ay

-

-

6 ay-3 yaÅŸ

0.25mg gün

-

3-6 yaÅŸ

0.5 mg/gün

-

6-16

1 mg/gün

0.5 mg/gün

 

 

İlk kalıcı dişin sürmesini takiben ve diş gelişiminin bu safhasında dental floroz riskini azaltmak için pastil ve çiğnenebilen florid tabletleri ağız içi florid temini için kullanılabilir. 1 mg florid içeren bu tablet ve pastil uygulamasının sağlayacağı yarar 1000 mg (1 gr) florid içeren diş macunu ile dişlerin fırçalanması ile kolayca sağlanabilir. En fazla yarar floridli ürünlerin diş yüzeyinde ve ağız içinde küçük miktarda ve yüksek konsantrasyonda sık kullanımı ile sağlanabilir. Böylece dental florozis önlenmiş olur(3,6).

 

Endemik florozis içme sularındaki florün 10 ppm   olduÄŸu tropik bölgelerde gözlenmektedir. Eklem aÄŸrısı, güç kaybı ve artrit gibi belirtilere sebep olur(6).

 

Tatlandırıcılar:

Xylitol: BeÅŸ  karbon atomlu bir ÅŸeker alkolü olan xylitol doÄŸada muz ve mantar gibi bir çok gıda maddesinde bulunur. Tadının ve oral özelliklerinin sükroza eÅŸdeÄŸer olmasının ve toksik etkisinin olmaması sebebiyle çürük profilaksisinde sükroz yerine kullanılabileceÄŸi düşünülmektedir. Çikletlere ilave edilerek kullanılması yine diyetteki sükroz yerine kısmen veya tamamen konulduÄŸu koÅŸullarda çürüğün önemli düzeyde azaldığı gösterilmiÅŸtir. Karyostatik etkisi

·         St. Mutanslar ve diÄŸer bakteriler xilitol’ü fermente edemezler

·         St. Mutansların büyümesini inhibe ederler

·         Xylitol verilenlerde plak daha fazla amonyak oluÅŸturur ve asitlerin tamponlanmasına olanak saÄŸlar

·         Sialojenik etkisi vardır.

·         Xylitol ‘ün çürük ilerlemesini gerilettiÄŸi hatta durdurduÄŸu saptanmıştır. Bunu kalsiyum ve flor iyonlarının difüzyon katsayısını düşürüp iyonların mineden tükrüğe geçiÅŸini engeller.

Fazla miktarda alınmaları durumunda ozmotik ishal ve gaza sebep olabilirler (1,2,9,11).

 

ÇOCUKLARDA DİŞ ÇÜRÜKLERİNE YÖNELİK KORUYUCU UYGULAMALAR

1.       Ağız Bakımı:

·         Çürük oluÅŸumunda birinci dereceden sorumlu bakteri olan Streptokokus Mutans çürüğü olan anneden bebeÄŸe geçebilir. Bunun için bebeÄŸi biberon ve kaşık ile beslerken annenin aÄŸzı ile teması önlemek olmalıdır.

·         BebeÄŸin diÅŸlerinin sürmesi ile birlikte gece beslenme sonrası temiz bir tülbent veya gazlı bezle diÅŸlerin, diÅŸ etlerine masaj yapacak ÅŸekilde silinmesi, ve ara yemeklerden sonra su içirilmesi

·         1-1.5 yaÅŸ sonrası,  ilk azı diÅŸlerinin sürmesi ile diÅŸlerin macun kullanmadan fırçalanmaya baÅŸlanması

·         3-6 yaÅŸ süt diÅŸlerinin tamamlanması ile florürlü diÅŸ macunları ile   diÅŸlerin fırçalanmaya baÅŸlanması

·         6 yaÅŸ sonrası çürüğe yatkın bireylerde diÅŸ ipliÄŸi kullanımının baÅŸlaması saÄŸlanmalıdır (1-3).

2.       Uygun diyet:

Süt çocuğunun beslenmesinde ilk 6 ay sadece anne sütü önerilmekte, daha sonra ek gıdalara başlanmaktadır. Dişler sürdükten sonra ağız temizliğine yeterli önem verilmezse, sütüm yüksek laktozlu, düşük kalsiyum, fosfor ve protein içeriği ve sık beslenme sebebiyle nötralize edilemeyen asidik pH’a ve çürük oluşumuna sebep olur(3,11).

 

Süt çocuğunun gece boyunca şekerli içecek, süt, mama ile beslenmesi, biberon, emzik ve diğer emme alışkanlıkları, uzun süre emme alışkanlıkları çürük riskini artırır. Bunun için meyve sularının biberon yerine bardaktan içirilmesi, gece beslenmesinden çıkarılması ayrıca biberonun 1 yaşından sonra bebek beslenmesinden çıkarılması desteklenmelidir(1-3).

 

Çocuklar için kullanılan antibiyotikler, antipiretikler, vitamin damla ve ÅŸurupları fermente olabilen ÅŸekerleri içermeleri sebebiyle ayrıca gece dozu kullanımlarında ağız temizliÄŸi yeterince yapılmadığında çürük riski artmaktadır. Yine bazı ilaçlar örneÄŸin antihistaminikler ( difenhidramid), amfetamin, propranolol   tükrük akışkanlığını azaltarak çürüğe sebep olabilirler (2,11).

Beslenmemizde önemli yer tutan karbonhidratlar çürük oluşumunda artırmaktadır. Çürük oluşumunu etkileyen diyet ile ilgili etmenler,

·         Fermente olabilen karbonhidratların tüketim sıklığı

·         Besinin yapısı

·         Yiyecek ve içeceklerin alınış sırası

·         Besinlerin karıştırılması

·         Yiyecek ve içeceklerin besin içeriÄŸi

·         Yiyecek ve içeceÄŸin diÅŸe temas süresi

 

Bütün meyveler ve meyve suları çürük riskini artırabilir.   Kavun gibi su içeriÄŸi fazla olan meyvelerin muz ve diÄŸer kurutulmuÅŸ meyvelere göre daha az çürük oluÅŸturma riski taşırlar(7,11).

 

Meyveli içecekler, tatlılar, kek, kurabiye ve şekerlemelerin çürük oluşturma riski vardır. Sükroz, fruktoz ve diğer şekerlerle tatlandırılan süt ürünleri de çürük riski taşırlar(7).

 

Beş karbonlu şeker olan alkol ve xilitol tükrük amilazı tarafından parçalanamaz ve çürük oluşturma riski oluşturmazlar. Sakarin, siklamat aspartam gibi şeker içermeyen tatlandırıcıların da çürük oluşturma riski yoktur (5,6,7).

 

Yumurta, tavuk, et, balık, sebzelerin çoğu yağlar ve şekersiz çikletlerin çürük oluşumuna etkileri yoktur. Çürük oluşumuna engelleyici besinler olan peynir ve xilitol kendinden önce çürük oluşturabilecek bir besin alınmış ise bu besinin çürük oluşturmasını azaltır(6,7,9,10).

 

Sıvı besinler katı besinlere göre daha az çürük oluşturma riski taşırlar.

Çocukların tükettiği kıvamlı besinler olan karamel, çikolata ve gofretler ağızda uzun süre kalarak çürük oluşturma riski taşırlar. Patates çipsi dişe yapışma özelliğinden dolayı çürük oluşturma riski taşırlar(1-3,6,8).

 

Sütlü besinler sütün kalsiyum ve fosfor gibi tamponlayıcıları içermeleri sebebiyle düşük çürük oluşturma riski taşırlar. Süt ve peynir çürük oluşturabilen bir besin ile alınınca çürük riski azalır(2,6,7).

 

Şekersiz çikleti öğün arasında çiğnemek, patlamış mısır gibi yüksek lifli gıdaları öğün aralarında yemek-fermente olabilen karbonhidrat miktarının az olması sebebiyle- düşük çürük oluşturma riski taşır(2,7).

 

Kuruyemişler düşük fermente olabilen karbonhidrat içermeleri ve yüksek lif içermeleri sebebiyle çürük riskini artırmazlar. Yüksek protein içerikli deniz ürünleri, balıklar, et, yumurta ve kümes hayvanlarının etleri, yağlar ve tohumlar benzer özellik taşırlar(2,7).

 

Besinlerin alınış sırası ve birbirleri ile karıştırılmaları da çürük oluşumunu etkiler. Örneğin muz tek başına tüketildiğinde tahıl veya süt ile tüketilmesinden daha çok çürük oluşturucu özelliği vardır. Süt meyveyle, kraker peynir ile tüketilirse çürük oluşturma riski azalır(7,8,9).

Fermente olabilen karbonhidratların alınış sıklığı da önemlidir. Az miktar alınan ve sık alınan fermente olabilen karbonhidrat içerikli ara öğünler üç ara öğün ve az fermente olabilen bir diyete göre daha yüksek çürük oluşturma riski vardır. Tatlı bir besin hemen tüketilip ardından dişin hemen fırçalanması, gün içinde birkaç kez de tüketilmesine göre daha az risk taşır(8,9).

 

Çürükten korunmak programı dengeli diyet, fermente olabilen gıdaların modifikasyonu   ve ağız hijyenin saÄŸlanması esasını içerir.

 

Çürük oluşumundan korunma yöntemleri:

·         DiÅŸlerin günde en az 2 kez fırçalanması

·         Fırçalama olanağı yok ise aÄŸzın bol su ile çalkalanarak   temizliÄŸinin saÄŸlanması

·         Öğün ve ara öğünlerde 15-20 dakika iki adet ÅŸekersiz çiklet çiÄŸnenmesi ile Ağız pH >5.5 tutlur ve S. Mutans düzeyini   de azaltıcı etkide bulunur.

·         DiÅŸ ipi ile günde 2 kez diÅŸ aralarının temizlenmesi

·         Floridli diÅŸ macunları kullanılması

·         Çürük oluÅŸturma riski yüksek besinlerin, düşük çürük oluÅŸturma riski olan besinlerle birlikte alınması

·         Fermente karbonhidratlı içeceklerin öğün aralarında tüketilmemesi

·         Ara öğünlerde patlamış mısır, kuruyemiÅŸler ve sebzeler gibi düşük çürük oluÅŸturma riski   veya çürük oluÅŸumunu engelleyici etkisi olan besinlerle tüketilmesinden oluÅŸur (1-3).

 Genel pediatri pratiÄŸinde bunlara ilave olarak A hipovitaminozunda diÅŸ çürüğüne eÄŸilimin arttığı ve D hipovitaminozunun diÅŸ çıkmasında gecikme, diÅŸlerin küçük çıkmasına sebep olması yanında mineralizasyon kaybına yol açtığı, malnütrisyonun  Ã¶zellikle çölyak hastalığının ön kesicilerde ve molar diÅŸerde simetrik bozulmalar yaptığı son olarakta Gastroözefagial reflü hastalığının ön kesicilerin arka yüzünde erozyonlar yaptığı ve diÅŸ gıcırdatmalarına neden olduÄŸu gece asitin aÄŸza gelmesi ile diÅŸ çürüklerini artırdığı ve sonuçta ağız saÄŸlığı üzerine olumsuz etkileri olabileceÄŸi akılda tutulmalıdır.(12,13).

 

3.       Florürlerin kullanımı

4.       Fissür örtücülerin kullanımı:  Günümüzde diÅŸ hekimliÄŸinde artık diÅŸ çürüğü oluÅŸmasından korunmaya yönelik uygulamalar öne çıkmaktadır. Çürüğe yatkın yüzeylerin özel dolgu materyalleriyle kaplanması iÅŸlemine ’’fissür örtücüler’’ adı verilir. DiÅŸ çürüğünün en çok rastlandığı 1. azı diÅŸlerinin sürdükten hemen sonra kaplanması önemlidir. Bunun yanında her yaÅŸta uygulanabilir. Yapılan çalışmalarda %60-80 oranında çürük oluÅŸumunda azalma olduÄŸu gösterilmiÅŸtir(3).

 

Kaynaklar:

 

  1. Tekçiçek M. Diş Çürüğü. Katkı Pediatri Dergisi 2001;22(5):579-584
  2. Arun T. Beslenme ve Çürük ilişkisi. Hastalıkta ve Sağlıkta Beslenme.Sempozyum dizisiNo:41 Kasım 2004;165-180
  3. Ölmez S. Bebek, Çocuk   ve Adolesanda koruyucu diÅŸ hekimliÄŸi uygulamaları. Katkı Pediatri Dergisi   2001;22(5);585-589
  4. Twetman S,   Garcia-Godoy F, Goepferd SJ. İnfand oral health.  Dent Clin North America 2000;44(3):487-505
  5. İmfelt T. Efficiacy   of sweeterners and sugar subtitutes in caries prevention. Caries Res 1993 ;27(suppl 1):5055
  6. 3.Çubukçu Ç. Çocuklarda diş çürüğünden korunmada florid uygulamalarının yeri. Güncel Pediatri 2005;4:115-117
  7. Nizel AE, Papas AS. Nurtition in clinical dentisity. Philedelphia;WB Saunders Co. 1989, p 448
  8. Eğemen A, Akşit S. Flor ve çocuk sağlığındaki yeri. Ege Pediatri Bülteni 1997;4:65-84
  9. .Oktay İ. Koruyucu uygulamaların ve tıbbi yaklaşımların diş hekimliği pratiğindeki yeri. TDBT 1998; 44:4-8
  10. Ölmez S, Altay N. Çocuklarda uygulanacak diş hekimliği yöntemleri. TDBT 1998;44:12-16
  11. Ataç A, Atlata, Ölmez S. İnfand formülas and market milk in Turkey. The Turkish Journal of   Pediatrics. 2001;43:102-104
  12. Kidd EAM, Joyston- Beckal. Essantial Dental carries the Disease and Its Manegement. Hong Kong, Oxford University Pres, 1997
  13. Tinnanof N. Introduction to early chilhood caries conferince:initial description and current understanding. Community Dent Oral Epiddemiol 1998;26 (Suppl !):5-7

Üye Ol

Ziyaretçilerimiz

www.pediatriportali.com sitesinin web hosting hizmeti natro - Çizgi Bilgisayar Sistemleri Ltd. tarafından sağlanmaktadır.
Çocuk Doktoru - Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı - Pediatri Uzmanı - Çocuk sağlığı sitesi - Çocuk doktorları - Pediatri - Pediatrist - Bebek